Akciğer Kanseri Teşhisi

Akciğer kanseri belirtileri ortaya çıkması ancak kanserin ilerlemesinden sonra olmaktadır.

Bununla birlikte tedavi şansı erken evredeki akciğer kanserlerinde çok daha yüksektir.

  • Amaç her zaman akciğer kanserini erken dönemde tespit edebilmektir.
Erken evredeki bir akciğer kanserini teşhis etmenin en güvenilir yolu Dünya Sağlık Teşkilatının da önerdiği şekilde 'akciğer kanseri gelişmesi açısından yüksek riskli olan kişilerin' düzenli olarak her yıl bir kez düşük doz, tarama amaçlı bilgisayarlı tomografi çektirmesidir. 

Akciğer kanseri için risk grubu kişiler 50 – 80 yaş arasında olup halen 20 paket-yıl sigara tüketmekte olan ve sigarayı 15 yıldan daha kısa bir süre önce bırakmış olan, birinci derece akrabaları (anne, baba ve kardeş) içinde akciğer kanseri olan, KOAH veya pulmoner fibrozis hastalığı olan kişiler olarak tanımlanır.

Bu kişiler 81 yaşını geçtikten sonra da ya da sigarayı bırakmaları üzerinden 15 yıldan daha fazla süre geçmesi halinde akciğer kanseri taraması programından çıkartılırlar. Akciğer kanseri teşhisinde doktorun yaptığı fizik muayene son derece önemlidir. Fizik muayene sırasında hastanın dış görünümündeki bozulmalar, ses kısıklığı varlığı, solunum seslerindeki değişiklikler, vücudun farklı yerlerindeki şişlikler gibi durumlar tespit edilebilir. 

En önemli radyolojik inceleme yöntemi bilgisayarlı tomografidir. Bilgisayarlı akciğer tomografisi milimetrik lezyonlar da dahil olmak üzere akciğerdeki her türlü hastalık durumunu net olarak ortaya koyar. Eğer kanser şüpheli bir durum varsa bunun büyüklüğü, etrafındaki kalp, nefes borusu, yemek borusu, kaburgalar gibi yapılarla ilişkisi ayrıntılı olarak görülebilir.

Düz akciğer grafisi erken evredeki bir akciğer kanserini teşhis etmekte yeterli değildir. Bu nedenle, alışılagelmiş yöntemlerle yapılan check-up programlarında çekilen düz akciğer grafisine güvenilerek akciğer kanseri olmadığını kesin olarak söyleyebilmek olanaksızdır. 
Düz akciğer grafisi erken evredeki bir akciğer kanserini teşhis etmekte yeterli değildir. Bu nedenle, alışılagelmiş yöntemlerle yapılan check-up programlarında çekilen düz akciğer grafisine güvenilerek akciğer kanseri olmadığını kesin olarak söyleyebilmek olanaksızdır. 

Akciğer kanseri şüphesi olan durumlarda çekilen bilgisayarlı tomografinin tecrübeli bir radyoloji, göğüs hastalıkları veya göğüs cerrahisi uzmanı tarafından ayrıntılı şekilde incelenmesi gerekir. Eğer bu görüntüleme yöntemi ile akciğer kanseri şüphesi olan bir durum tespit edilmiş ise doktorlar bir sonraki adım için planlama yaparlar. Eğer şüpheli bir durum yok ve hasta akciğer kanseri için yukarıda belirtilen risk grubu içerisinde ise bir yıl sonra yeni bir bilgisayarlı tomografi çekilmesini önerirler.

Akciğer bilgisayarlı tomografisinde akciğer kanseri açısından şüpheli bir durum ortaya çıkmış ise yapılacaklar şu şekildedir:

1. PET-BT çekilmesi. Bu nükleer tıp tetkiki ile akciğerdeki şüpheli alanın veya lezyonun ne kadar aktif olduğu (çoğalma hızı) ve vücudun diğer bölümlerinde başkaca kanser olasılığı olan bir oluşumun olup olmadığı ortaya konulur.

2. Doğrudan operasyon ile şüpheli kitlenin çıkartılması: Akciğer kanseri için yüksek riskli bir lezyon görülmüş, PET-BT de akciğer kanseri olasılığını tespit etmiş ise doktorunuz doğrudan akciğerdeki bu lezyonun kapalı bir operasyonla çıkartılmasını önerebilir

3. İğne biyopsisi: Lezyonun kanser açısından şüpheli olduğu ancak gerek tümörün yayılma durumu gerekse hastanın genel sağlık durumu sebebiyle ameliyatın uygun olmadığı durumlarda şüpheli lezyondan iğne biyopsisi yapılması tercih edilir. İğne biyopsisi girişimsel radyoloji uzmanı tarafından bilgisayarlı tomografi cihazı eşliğinde yapılır. İğne ile alınan örnek patoloji uzmanı tarafından incelenerek alınan dokuda kanser hücresi olup olmadığı rapor edilir.

4. Bronkoskopi adı verilen endoskopi işleminde nefes yolları içerisi ağız veya burun yoluyla ışıklı bir kamera ile incelenir. Bir göğüs hastalıkları veya göğüs cerrahisi uzmanı tarafından genel anestezi altında uygulanan bu işlem sadece nefes borusu içerinde veya yanında yer alan lezyonların teşhis edilmesi için uygundur. Akciğerde yer alan her lezyon bronkoskopi ile teşhis edilemez. Yani, bronkoskopide sonucun ‘temiz’ bulunması bir akciğer kanseri varlığını tam olarak dışlamış olmaz.

5. MR: Bilgisayarlı tomografinin veya PET-BT’nin net olarak ayırt edemediği bazı durumlar için göğüs veya üst karın bölgesi MR’ı çekilmesi gerekli olabilir.

6. Mediastinoskopi diğer teşhis yöntemleri ile tanı konulması mümkün olmamış ise lenf bezlerinden biyopsi yapılması için veya kanserin evresini kesinleştirmek için uygulanan cerrahi bir yöntemdir. Boyun bölgesinden yapılan 3 veya 4cm bir kesiden ışıklı bir cihaz ilerletilip lenf bezlerinden biyopsi alınarak patoloji incelemesi yapılır.

7. Cerrahi biyopsi: Hastanın akciğerinde yer alan lezyonun kesin teşhisi için yukarıda bahsedilen yöntemler yeterli olmamış ise tercihen VATS adı verilen kapalı cerrahi yöntem uygulanarak akciğerdeki lezyondan biyopsi alınır.