Akciğer Kanseri Tedavi Öyküm

Akciğer Kanseri Tedavi Öyküm

Yazan: Hakkı Engin Erenel (instagram hakki_erenel) 

Mart ayı ortalarıydı sırt ağrım oldukça fazlalaşmaya başladı. Almadığım adele gevşetici ve ağrı kesici kalmadı. Biraz cesaretlenip hastaneye gitmeye karar verdim ve doktordan randevu aldım. Doktor Osman bey muayene etmeye başladı. Göğsümü dinlerken biraz durakladı ve bana bir göğüs röntgeni çektirmemi söyledi. Röntgende sağ üst akciğerimde bir leke gördü. Sonra ilaçlı tomografi’ye döndük. O da çekildikten sonra sağ akciğerimde 3.5 ile 5 cm arasında tümör olduğu ortaya çıktı. Yani açıkçası akciğer kanseri olduğum tıbbi açıdan onaylanmıştı. Durumumu damdan düşer gibi Sonay ile paylaştım biraz sert oldu tabii kalp krizi geçirecekti :). Sonay durumumu Sevinç ile paylaşmış. Sevinç daha önceden tanıdığı Prof.Dr. Semih Halezeroğlu’ndan benim için randevu almış…

İlk Raund

Ve süreç başladı……… İlk randevu Maslak Acıbadem Hastanesi Prof. Dr. Semih Halezeroğlu ( ilk defa tanışıyorum ) ile gerçekleşti.

İlk karşılaşmamızda o yüksek enerjisi ile benim gibi fobisi olan birisini yarım saat içerisinde bütün operasyona hazırlaması inanılmazdı. Muayene ve pet-ct taramaları yapıldıktan sonra (takriben 7 cm lik bir tümör ortaya çıktı) sıra iğneli biyopsiye geldi. Tabii ki ben her zamanki gibi benim iğneye karşı fobim var deyip hoplayıp zıpladım. Sonuçta lokal anestezi yapılarak tümörden parça alındı. Bütün testler yapıldı, artık hazırdım. Ve sıra Semih bey’in odasında ameliyat gününü kararlaştırmaya geldi, ben parti verecekmiş edası ile siz bu operasyonu 13 nisan’da yapabilirsiniz dedim ve oldu ( Semih bey’in müsait olduğu tarih oydu zaten ) :)).

Bu arada sevgili Beliz Teoman ile tanışıyoruz. Beliz hanım NTV için program hazırlıyor. “Ameliyatınızı çekebilir miyim?” diye bir talepte bulundu. Bizde “niçin olmasın en azından insanlara hastaneden ve doktordan kaçmamaları için bir yol gösterir” dedik ve sayelerinde bir kısa metraj film sahibi olduk. Böylesine değerli bir programla insanları aydınlattıkları için kendisine ve ekibine çok çok teşekkür ediyorum.

İkinci Raund

13 Nisan Çarşamba sabah saat 06.00 aşiret gibi hastaneye gidişimiz valla çok komiktik. On kişi hastane kapısından içeri girdik ve Beliz hanım ekibi ile bizi karşıladı. Espriler, şakalaşmalar havada uçuşuyor, gülmekten gözümüzden yaş geliyordu ama bir de bana sorun içimde kopan fırtınayı :)…

Odaya alındık yine on kişi, “ben nasıl yırtabilirim”in peşinde koşturuyorum ama yemediler. Hastabakıcı gelip benim parti kostümümü giydirdikten sonra ilerleyen günlerde bayağı kanka olduğum sevgili iğne ile damar yolum açılıp beni tekerlekli sedyeye yatırıp son sürat koridorlarda ilerleyip zaman tünelinden geçer gibi bir anda kendimi ameliyathanede buldum. (Artık tek başıma kalmıştım Sonay , Ada , Dila , Seçkin , Sibel ve sevdiklerim yanımda yoktu artık ). Tepemdeki ışıklara bakarken film kopmuş :)). Sağ akciğerin üst bölümü ve tümörün değdiği üç kaburga’yı ameliyathanede bıraktıktan sonra Semih bey’in sesi ile gözümü açtığımda karşımda Sonay, Ada ve Dila’yı gördüm. ( İnanılmaz bir andı benim için). Beş saatlik bir operasyondan sonra artık yoğun bakımdaydım, vs, vs, vs ve klasik hastane konaklamasından dostlarımın beni ziyaretinden sonra taburcu oluyorum hem de Semih bey ile kebap ve

lahmacun konusunda uzlaştıktan sonra :)).

Üçüncü Raund

Kemoterapiii………

Evet, sıkıntılı bir sürece daha merhaba ama Allah’ın sevgili kuluyum herhalde şu ana kadar karşıma beni güler yüzleri ve enerjileriyle rahatlatan insanlar çıktı. Profesör Doktor Gökhan Demir medikal onkolojinin patronu :))). Gökhan bey ile muayenem ve tedavi takvimim için bir araya geldik. Bana yaklaşık olarak 4 büyük 4 ufak kür kemoterapi uygulayacaklar. Bu da 4 ay gibi bir zaman diliminde gerçekleşecek. Woow, beni hiç bir zaman yalnız bırakmayan o sevimli kankam iğne ile birlikteliğimiz damar yolu açılma sırasında tekrar başlıyor :)) . Kısaca sabah 09.00 hastanede olunuyor, damar yolum açılıyor, kan alınıyor tahliller için her seferinde olması gereken, değerler hakkında bilgilenmek lazım değil mi )). Sonra ufak ufak ilaçlar geliyor ve damar yoluma bağlanıyor. Çok mutluyum çünkü güler yüzlü meleklerim sahne alıyor burada. Sanki misafirliğe gitmiş gibi karşılıyorlar beni tek kelime ile harikalar. Gel

zaman git zaman kemoterapinin de sonuna geliyorum yani dört ay geçiyor. Artık ara verme zamanı çünkü daha radyoterapi var (atom karınca olmaya

ramak kalmış ) :)). Ben de fırsat bu fırsat deyip Ören’e kaçıyorum. Orada aile saadeti bir ihtimam bir bakım sormayın :). Ada’yı yanıma alıp kaçıyorum ver

elini Fethiye Göcek çünkü sevgili kardeşim Haldun’umun Lotus’una. Orada kaptanım canım kardeşim Kadir’im bekliyor biraz deniz keyfi, denizde çiğ köfte, Öykü’nün tuttuğu balıklar falan. Aman Allah’ım zaman muhteşem geçiyor ta ki dünya ayaklarımın altından kayıp operasyonlu taraftan kaburgamı kırana kadar :)). Denizde son iki gün Bodrum marinaya yanaşıyoruz ve ben hemen istanbul’a uçuyorum. Tatil bitti …

Dördüncü Raund

Ve Profesör Doktor Enis Özyar ile buluşma vakti…Yine bir muayene , radyoterapi hakkında aydınlanma zamanı. Enis bey her gün yaklaşık 10 dakika ışın verileceğini (kesilen kaburgalara Semih bey’in işaret koyduğu noktalara) anlattı. Vakumlu kapılar ardında kendini star wars filminde zannediyorsun. İnanılmaz cihazlar on dakika acaba içinden ne çıkacak diye düşünüyorsun :)).  Otuz kür radyoterapi bir aylık bir zamanda bitiyor ve kontrollerde bir araya gelmek üzere hastaneden ayrılıyorum.

Hep düşünüyorum da gerçekten çok şanslıydım bu kadar değerli insan benimle ilgileniyordu. Genelde hastaneye hep ayaklarım geri geri giderdi ama bu yaşadıklarımdan sonra neredeyse koşarak gitmeye başladım. Bu süreçte benim yaşamama en büyük katkısı olan ve kesinlikle hakkı ödenemeyecek sevgili hocam ProfesörDoktor Semih Halezeroğlu ve ekibi, Profesör Doktor Gökhan Demir,Profesör Doktor Enis Özyar ve Acıbadem

Hastanesi’nin melekleri iyi ki varsınız, iyi ki sizleri tanıdım. Operasyon ve tedavi bitti ama kontroller devam…Böylesi büyük bir operasyondan sonra ortaya çıkan sonuç kesinlikle hastaneye gitmekten ve doktora muayene olmaktan kaçınmamak …

Dumansız ve stressiz bir hayat olsun……..

Hakkı Engin ERENEL

İstanbul, 2016